KIL DÖNMESİNE AMELİYATSIZ TEDAVİ

Kıl Dönmesinde Ameliyatsız Tedavi

Bir çay kaşığı dolusu polifenollerden zengin losyon sorunlu bölgeye uygulanır ve bu bölgeye iki ya da üç dakikalık bir süre itibariyle masaj yapılır. Ardından söz konusu sorunlu bölge bir gazlı bez ile kapatılır ve bu gazlı bez sorunlu bölge üzerinde sabaha kadar tutulur. Sabah olduğu zaman ilaçlı bölge temizlenir ve nemlendirilir. Tedavi günlük olarak bu şekilde devam ettirilir.

Tedavi süresi tamamlandıktan sonra tüm hastalara genel hijyen kurallarına uymaları, düzenli olarak banyo etmeleri ve sakrokoksigeal bölgeyi en az bir yıl süre boyunca kıllardan temizlemelerine yönelik hususlara dikkat etmeleri tavsiye edilmiştir.

Polifenollerin deri üzerinden lokal olarak yapılan uygulamalar kapsamında deri yoluyla emildikleri belirtilmiştir. Burada bizler pilonidal sinüsü açık bir yara olarak düşünebiliriz.

Polifenol Yöntem

Eğer bir yaranın iyileşmesi kapsamında eksik olan faktörü değiştirirsek, açık bir yara normal bir biçimde iyileşir. Doğal polifenoller pilonidal sinüsü iki mekanizma aracılığı ile ortadan kaldırmaktadır: I – Polifenoller yara bölgesi kapsamında yer alan mikroorganizmaları ortadan kaldırır. Polifenoller pilonidal sinüs ile ilişkili boşlukları kaplar ve doldurur. Bu şekilde polifenoller atmosferik oksijenin mikroorganizmalara ulaşmasını engellemiş olur. Polifenoller aynı zamanda mikroorganizmaların kan ve komşu dokular kapsamında mevcut durumda olan oksijeni kullanmalarına da engel olur. Bu etkileri etkili antioksidan etkinlikleri ile (tampon etkisi) oluştururlar. Polifenoller fagositlerin hastalıklı alana yönelik kemotaksisini artırır. Buna ilaveten, aynı zamanda granülositlerin kapasitesini bakterileri yok etmelerine yetecek kadar artırırlar. Polifenoller aynı zamanda fagolizozomlar kapsamında aktarılan lizozomal enzimlerin faaliyetlerini artırmalarına ve bakterileri yok etmelerine sebep olurlar. 2 – Aynı zamanda yaraların iyileştirilmesine yönelik gelişmeler de polifenollerin etkileri aracılığıyla elde edilebilmektedir. Polifenoller daha hızlı bir iyileşme sürecinin elde edilmesi için sitokin, interferon ve tümör nekroz alfa (TNF – a) sentezleri etkinleştirir. Diğer bir deyişle, polifenoller anti – inflamatuar faaliyetleri uygularlar ve yaranın iyileşme süresinin daha iyi bir şekilde devam etmesine sebep olurlar. Böylece, sağlıklı fibrin oluşumu ve kolajen sentezi yaranın daha iyi bir şekilde iyileşmesine ve sonuç olarak da pilonidal sinüsün daha iyi bir iyileşme süreci göstermesine sebep olur. Bu nedenden ötürü, pilonidal sinüs yarası, polifenollerin aşındırıcı servisitleri iyileştirdiği  şekilde iyileşme gösterir.

Hastalığın en sık görüldüğü bölge regio sacralis yani kuyruk sokumu bölgesidir. Bu bölge yanlarda regio glutea ile yukarıda lumbal bölge ile aşağı ve önde ise regio analis ile devam eder ve pelvisin arka duvarını yapar. Sınırlarını ise yukarıda sakrum kemiğinin ile beşinci omur hizasından çekilen yatay çizgi, aşağıda koksiksin ucundan çekilen yatay çizgi yanlarda sakrum ve koksiks kenarlarından indirilen dikey çizgiler oluşturur. Bu alan derinde rektum ardı aralığa kadar uzanmaktadır. Yukarı kısımda düz aşağıda ise bir oluk şeklindedir.

Hastalık daha çok erkeklerde görülür. Bunun sebebi erkeklerin kıl yapılarının bayanlara göre daha sert oluşu ve daha çok kıl yayılımına sahip olmalarıdır.

Hastalıktan sorumlu kıllar dökülen serbest kıllardır. İnsan kılı kenarlarında çıkıntıları bulunan ve tek yönde hareket edebilen bir yapıya sahiptirler. Bu sebeple deriden içeriye doğru girdiklerinde dışarıya çıkamazlar ve cilt kıla karşı Yabancı cisim reaksiyonu gösterir. İltihaplı bir şişlik oluşur. Şişliğin enfekte olmasıyla birlikte apse oluşur. Apsede cilde Açılarak kronik pilonidal sinüs hastalığı ortaya çıkmış olur.